Merhaba blog gezgini sevgili okuyucu,
Bu ilk yazımda neden Mr. Freeze gibi bir karakterle blog yazarlığına giriştiğimden bahsetmeliyim galiba...Mr. Freeze'i bilmeyeniniz varsa biraz nasıl biri olduğundan bahsedelim. Evet, Batman'deki Freeze'den bahsediyorum. Bay Freeze'le 1997'de tanıştım. Sinemada izlediğim ilk filmdi bu Batman & Robin. imdb'den 3.6 almış eski bir film aslında. 3.6 alacak kadar kötü olduğunu düşünmüyorum veya bendeki yeri ayrı sinemada izlediğim ilk film olmasından kaynaklanıyor. İzlemezseniz bir şey kaybetmeyeceğiniz filmlerden. Zaten George Clooney aksiyon filmlerinde çok sırıtmaz mı sizce de? Arnold Schwarzenegger abimizin oynadığı Doktor Victor Fries yani namı diğer Bay Freeze'in eşi Nora Fries bir gün ölümcül bir hastalığa yakalanır.
Çok şirin değiller mi? :) Neyse konumuza dönelim. Nora Fries'in hastalığını yenmek için süper zeki doktorumuz yoğun çalışmalara girer. Ölümü durdurmak için Nora'yı bir kapsülün içine koyar ve hastalığı yenmek için elinden geleni yapar. Fakat her bilim adamının olduğu gibi Doktor Fries'ın da maddi desteğe ihtiyacı vardır ve sponsorumuz verdiği paranın karşılığını alamayınca laboratuvarı basar. Nereye gidiyor benim verdiğim paralar uleeenn diye bağırırken, Bay Fries üzerinde çalışmakta olduğu şeyi açıklar. Sponsorumuz bunu saçma bulunca kapatıcam burayı diye dellenir. Anlamadığı şey ise Nora Fries'in kapsülden çıkarsa öleceğidir. Victor durumu açıklamaya çalışır güzelce:der ki bak çıkarırsak ölecek yapma etme bu işlem artık durdurulamaz o benim karım der ama nafile... Sponsor bunu hafifçe(!) ittiriverince Victor Fries kendi çalışmalarının üzerine yıkılır ve artık geri dönülemez bir yola girilmiştir. Artık yaşamak için bazı özel giysilere ihtiyacı olacaktır. Aslında aşağıda konuyu özetleyen bir vidyo var. Üşenmeyin izleyin, can sıkıntınıza iyi gelir. :)
Can sıkıntınız geçmediyse şunu da izleyiverin, bu da Batman:Animated serisinden Mr.Freeze'le ilgili olan "Heart of Ice" bölümünden bazı kesitler. Anlattığım şeylerin çizgi filmi yani. 4.30 dakikacık ama iyi kalpli doktorumuz hakkında güzel izlenimler edineceksiniz. http://www.youtube.com/watch?v=4VfVTWGwLFo
Birazcık olsun neden Bay Freeze'i seçtiğimi anlamışsınızdır.
Star Wars'un 3. filminde Anakin'in kötü tarafa geçmesi gibi, gerçekten iyi kalpli birini karanlığa sürüklemenin tek yolu sevdiği kişidir. Ya da öyle mi gerçekten? Batman çizgi romanlarında Bay Freeze'i durdurmanın yollarından biri de mesela "Nora hayatta olsa ne düşünürdü?" duygu sömürüsü...Bunu sorunca Mr. Freeze düşünecek ve doğru yolu bulacaktır. Aslında çizgi romanlardaki tüm kötüler arasında en az kötü olanlardan biri Bay Freeze bana göre. Bugüne kadar çıkan tüm çizgi romanlar arasında en havalı 67inci kötüymüş bir listeye göre efenim.. http://uk.comics.ign.com/top-100-villains/67.html
Bir yazı okumuştum izlediğimiz tüm filmlerin, okuduğumuz romanların, müziklerin, hoşumuza giden bir resmin bile ruhumuzu tamamlayan yap-boz parçaları olduğuyla ilgili... Çok değişik bir yazıydı. Gerçekten neden roman okuruz? Bir şeyler öğrenme amacıyla mı? Çoğunlukla hayır. Bize herhangi bir müziğin, kitabın, resmin neler hissettirdiğini nasıl açıklayabiliriz ki? Duyguların bir izahı yok. Benim neden Bay Freeze'i seçtiğimin de öyle...Peki, bu kadar Bay Freeze yeterli. Sadece eskiden beri karanlık ve soğuğu severim. Max Payne'i ve ekşi suratını hatırlar mısınız?
Bana karanlık ve soğuk sevgisini aşılayan abilerimizden birisi de budur. Yine aynı tema. İyi kalpli genç bir dedektifin eşi ve küçücük çocuğu öldürülür. Dedektif, New York'un karlı sokaklarında, karanlık metrolarında, keşlerle dolu binalarında intikam arar. Çok eski bir oyundur ama benim için yeri apayrıdır. Peki bir de Brandon Lee'nin oynadığı Crow'a bir bakış atalım.
Eric Draven ve kız arkadaşı bir cadılar bayramı gecesinde 3-4 serseri tarafından acımasızca öldürülür."Eski insanlar öldükleri zaman bir karganın ruhlarını ölüler diyarına götürdüğüne inanırlardı. Ama bazen o kadar kötü bir şey olurdu ki ruh beraberinde büyük bir hüzün getirirdi ve huzura eremezdi. Böyle olduğunda çok nadiren de olsa karga yanlış şeyleri düzeltmek adına bu ruhu dünyaya geri getirirdi." diye başlıyor film. 1994 yapımı hiç bir ünlü oyuncusu olmayan bu filmin sizi ne kadar etkileyebileceğine şaşırırsınız. Korkmayın bu bir vampir-kurtadam filmi falan değil. Brandon Lee'nin oynaması aklınıza ninja filmi de getirmesin zira Brandon Lee ile Jet Lee'nin de bir alakası yok. Bildiğiniz filmlere benzemiyor söylemedi demeyin. Brandon Lee bu filmde yanlış doldurulan bir silah yüzünden hayatını kaybetti. Şaka yapmıyorum. Filmin efsane olmasının sebeplerinden biri de budur. Buyrun fragmanını izleyin belki film ilginizi çeker. Bir değişiklik yapar izlersiniz.
Heath Ledger'i bilirsiniz. Onu sevdiyseniz Brandon Lee'yi de seviceksiniz bence. Ayrıca filmin müzikleri de enfes eklemeden edemeyeceğim. Neden Crow'dan bahsediyorum peki? Temamızdan dolayı, film boyu yağmur yağar. Hatta Eric'in meşhur lafı: "It can't rain all the time." Yani: her an yağmur yağamaz di mi? :) Yine sevdiği kızın intikamıyla yanıp tutuşan, normal hayatında karıncayı bile incitmeyen birinin gözünün döndüğünü görüyoruz. Ne kadar çok işlenmiş bir konu değil mi? Daha saya saya bitiremeyiz de zaten.
İşte böyle bir tema üzerine kurdum blog'umu sevgili okuyucu... Aklımda da bir sürü plan var en yakın zamanda uzunca yazılarda görüşmek üzere diyorum. Bu gecelik benden bu kadar. Üşütmeyin ha!
Not:Profil resmi için Jeremy Saliba'ya teşekkürlerimi sunucam. -Teşekkürler Jeremy...
Freeze von Zeppelin